BATTAL DEDE DERGAHI
Hüü Canlar  
  DERGAH
  => BEN KIMIM ?
  => KIZILCAPINAR ve HACIEMIRLILER
  => Siir Kösesi
  => ALEVILIK NEDIR ? ALEVI KIMDIR ?
  => TAHTACILARDA DIN
  => YANYATIR OCAGI
  => TAHTACILARDA GELENEK
  => ALEVI ERENLERI
  => DEDE TORUNLARI
  => DUALAR
  => FIKRALAR
  => ALEVILER TÜRK mü KÜRT mü ?
  RADYO GIRISI
  SEMAH GÖSTERILERI
  Galerie
BEN KIMIM ?

   BATTAL DEDE nin TORUNU  


İbrahim Baba'da büyük bir ocak
Başına dikmişler kırmızı sancak
Derdimize derman o olur ancak
Varıp da yüzleri sürsek mi bilmem


Çerçili köyü de Kabaklar soyu
Aslını sorarsan evliya soyu
Üç oluktan akar şifalı suyu
İnip de şifayı bulsak mı bilmem

diyor.

İbrahim-i Sânî'nin yine halkın söylentisine göre, kırmızı bir sancağı varmış. Bu sancak şimdi kayıp.

Türbe içerisinde iç duvarda solda bir kaşık işareti, yine iç duvarda sağda bir tava işareti ve mezarın ayak ucunun tam üzerinde üç nokta şeklinde üç ayak sembolize edilmiş. Kaz ayağının bir yorumu olabilir mi diye düşündürüyor. Türbeye girişte, tam karşı duvarda üç yuvarlak nokta var. Türbe giriş kapısı 160 cm yüksekliğinde.

Tahtacılar Ceyhan/Adana, Durhasan Dede Köyü'nde türbesi bulunan Durhasan Dede ile Gaziantep Islahiye ilçesi Çerçili köyünde türbesi bulunan İbrahim-i Sânî hazretlerini iki ocak başı olarak tanıyorlar. Aydınlılar diye bilinen Tahtacılar, İbrahim-i Sânî etrafında toplanmışlar. Hacı Emirli İbrahim-i Sânî, kısaca İbrahim Baba diye anılır. Anadolu Aleviliğinde, dolayısıyla Tahtacılarda "Pir" adı ocak kuran kimselere verilir. İbrahim-i Sânî'nin beratı, şeceresi ve vakfına ait kayıtların İzmir'in Bulgurca köyünde mürşit Halil Paşa'nın torunu İsmail Gerçek'in evinde olduğu, yöre halkınca söylenmektedir. Bu belgeyi, 80 yaşında ölen Islahiye Kabaklar Köyü'nden Ahmet Erdoğan tercüme etmiştir.

Bir Belgeden

Evrak-ı müsbiteler içerisinde İbrahim Baba'ya ait olduğu tahmin edilen eski, maciskül Arap yazılarıyla işlenmiş elde yapmış bir de resim mevcutmuş. Diğer bir evrak da sade Arabi ve Farisi yazıları ile yazılıdır. Başka bir evrakta Berati Alişen adı geçmektedir ve Türkçe yazılı yazılar mevcut olup, bunların tetkikinde bu zatın El Seydi Şıh İbrahim Baba Hatem-ül Enbiya Ali el Abbas tekke ve zaviyesinde çalıştığına; bilahare Maraş livası Güvercinlik nahiyesine gelip yerleştiğine; evrakı müsbitelere göre de kendisinin Şah Ali Abbas Hazretleri'nin Saip evladı olduğuna dair, işbu beratı Ali Sani olduğu ve onun altındaki iki tane basılı mühürde ise, "Hatemül Enbiya Şah Ali-el Abbas ve 115" rakamı yazılıdır. İbrahim-i Sânî Baba'nın Maraş livası etrafında beylik yapan Zülkadiroğulları ile arasında çıkan bir kavga neticesi şehit düştüğü ve şehit düştüğü yerin şimdiki tekkenin bulunduğu yer olduğu belirtiliyor.

Bu zatın bir isminin daha, halk arasında İbrahim Sânî, diğer söylentiye göre ise, İbrahim Bölükbaşı olduğu bilinmektedir. Yine beratta yazdığına göre İbrahim Baba'nın evladı bulunan El Seydi Şıh İsmail, türbedarlık yapmıştır. İsmail'in ölümünden sonra boş kalan türbedarlığa yine oğlu Hacı Emir bakmıştır. Daha sonra Hacı Emir evlatlarından Halil Paşa hem mürşid, hem de türbedarlık yapmıştır. Hicri 1241 (1825/26) tarihinde Aydın livasının Şer'i Mahkemesi'nden alınan bir ilama göre, şimdiki adıyla Islahiye bölgesinde, o zamanlar yaşayan aşiretlerden Şehguoğlu aşireti Esetli, Şehbal, Şadılı, Cürrenli ve Dava Seydoğlu aşiretleri İbrahim Baba'ya ikrar ve itaat etmişlerdir. Sonradan bu aşiretler arasında geçimsizlik yüzünden, bazı kargaşalıklar olmuş ve bu yüzden ismi geçen Halil Paşa'nın baba ve aileleri bazı aşiretlerle birlikte kısmen Ege bölgesine İzmir, Aydın ve Kızılcapınar mevkilerine yerleşmişlerdir. Halil Paşa'nın bir kısım ailesi ile adı geçen aşiretlerden bazıları Tekke civarına yerleşmişlerdir. Tekke, Islahiye'de Kabaklar Köyü yakınında Çerçili Köyü'ndedir. Hicri 1330 (1911/12) tarihinde Halil Paşa İzmir'den Islahiye'ye gelerek, elindeki kayıtlara göre, Şıh İbrahim Baba'nın torunu olduğuna dair mahkeme ilamı almıştır. Halil Paşa, Hacı Bektaş Veli Hazretleri'nin tarikatının bir kolu olan ve Hacı Emirli postu ve bayrağı namı altında mürşidlik yapmış ve tarikatın icabını yürütmüştür.

Islahiye'den Aydın Reşadiye'ye gidenler, burada uzunca bir süre ocaklık işlevini sürdürmüşlerdir. Ancak bu ocak, şimdi tamamıyle yok olmuştur. Islahiye Kabaklı köyündeki İbrahim-i Sânî Türbesi'ne ise, halkın ilgisi sürmektedir.

İbrahim-i Sânî'nin doğduğu söylenen Kabaklar Köyü'nde ve türbesinin bulunduğu Çerçili'de, Türkçe çok arı, duru bir şekilde kullanılmaktadır. Kabaklar Köyü'nde bazı çevre adlandırmaları, buna en güzel örnektir. Örneğin: Gözelindağı, İrelcikdağı, Almalı tepesi, Ağoluk, Karanlıca, Demirsi, Karaoğlan pınarı, Teke sivrisi, Yapraklı beli, Zalkaca çamı, Kurt ini, Tetiri, Sinekli Beli, Şahin Kayası, Kemre Pınarı, Güvercin pınarı, Kavkırt, Sığın bükü, Yakapınar, Küre gediği, Güzelce pınarı, İncirdere, Yasıkaya deresi, Çatın deresi, Börkenekli dere, Solakın pınarı, Başağaç, Onikiağaç, Karıncal Mazı, Sayacak, Üçocağın Pınarı gibi.

Köyün eski mezarlığına Hacı Bektaş deniliyor. Köyde tüm adlandırmalar ÖzTürkçe.

 
   
Heute waren schon 1 Besucher (5 Hits) hier!
Diese Webseite wurde kostenlos mit Homepage-Baukasten.de erstellt. Willst du auch eine eigene Webseite?
Gratis anmelden